26 Mayıs 2025

Çalışanlar bu yıl yaklaşık 11 milyar lira fazladan gelir vergisi verecek

Yaklaşık 7,5 milyon asgari ücretli var. Kalanının ise asgari ücret üstü ücret aldığını varsayarsak; 737 lirayı asgari ücretin üstünde ücret elde eden kişi sayısıyla çarptığımızda 2025 yılında yaklaşık 11 milyar lira fazladan gelir vergisi alınmış olacaktır

SGK verilerine göre bugün itibariyle ücretli çalışan sayısı yaklaşık 22 milyon civarındadır. 22 milyonun 2 milyon kişisi emekli olduktan sonra tekrar çalışanlardan oluşuyor. Bunların bir kısmı kamuda bir kısmı ise özel sektörde çalışmaktadır. Bu kişiler ister kamuda isterse özel sektörde çalışsın sundukları emek karşılığı aldıkları bedele ücret adı verilir.

Çalışanların maaşlarından yapılan vergi kesintisinin yapıldığı dilimler Gelir Vergisi Kanunu (GVK) m.103’te düzenlenmiştir. Normal koşullarda ücretliler için uygulanan tarife yüzde 15’lik orandan başlar ve yüzde 40 (dahil) oranda sona erer. Alınan ücret tutarına göre uygulanan vergi oranları da değişiklik gösterebilmektedir.

Buna göre her ay alınan maaştan SGK işçi kesintisi ve işçi işsizlik fonu kesintisi yapıldıktan sonra kalan tutar bu tarifeye tabi tutulur. Her yıl 1 ocaktan itibaren alınan ücretler toplanarak (kümülatif) tarifeye tabi tutulur ve böylece alınan maaşa bağlı olarak yıl içinde üst dilim (ler)e geçilebilmekte.

Ancak hesaplanan (kesilen) bu vergi, ödenecek vergi değildir. Bu vergiden ayrıca asgari ücrete kadar gelir ve damga vergisi istisnası olduğu için asgari ücret tutarı üzerinden hesaplanan gelir vergisi çalışanın maaşından yapılan vergi kesintisinden mahsup edilerek daha az vergi ödememizi dolayısıyla elimize daha fazla ücret geçmesini sağlamaktadır.

Bu oldukça yerinde bir uygulama. Hatta bu yolla 2024 yılında Hazine 677 milyar lira vergi alacağından vazgeçmiş; 2025 yılında ise hedeflenen tutar 850 milyar liradır.

Ancak…

Buraya kadar her şey güzel lakin hesaplamada kullanılan “asgari ücret” hatalıdır. İşveren ile Devlet lehine ama çalışanın aleyhine olan bu yazılı olmayan uygulama nedense bir teamül haline gelmiş. Normal bir uygulamaymış gibi sorgulanmadan uygulanmaktadır.

Şöyle ki asgari ücrete kadar gelir vergisi istisnasını düzenleyen Gelir Vergisi Kanunu m.23/18’inci bentte "asgari ücrete kadar olan ücret..” ifadesi bulunmaktadır.

Ancak ülkemizde asgari ücret aylık değil günlük hesaplanır. Örneğin 2025 yılında uygulanacak asgari ücret tutarını Resmî Gazete’de ilan eden Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararında da aylık değil günlük tutarı ilan etmiştir. Kararda “işçinin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretinin: 01.01.2025- 31.12.2025 tarihleri arasında 866,85 TL” olduğu yazılmış. Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararında geçen günlük tutar da brüt tutardır. Önceki tüm asgari ücret ilanlarında da aylık değil günlük ilan edilmiştir.

Buna göre sadece asgari ücret geliri elde edenlerin ücretleri hem gelir hem de damga vergisinden istisna edilerek herhangi bir vergi ödemelerinin önüne geçilmiştir. Ayrıca asgari ücretten fazla gelir elde eden ücretlilerin de net asgari ücrete kadar olan ücretleri hem gelir hem de damga vergisinden istisna edilmiştir.

Ancak istisna edilen tutar, esasında SGK matrahı üzerinden hesaplanan tutardır; gerçek asgari ücret değil. Ve bu durum hem fazla gelir ve damga vergisi ödenmesine hem de SGK ve iş mevzuatı açısından ciddi hak kayıpları doğurmaktadır.

Asgari ücret aylık ya da yıllık değil günlük ödenen bir bedeldir. Yapılan hesaplamalara bakıldığında her ay 30 gün olarak dikkate alınmaktadır. Çünkü 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88’inci maddesi uyarınca her ay 30 gün olarak dikkate alınmaktadır. Yani SGK matrahı ile brüt ücret aynı algılanmaktadır. Bu yazılı olmayan kural çalışana ciddi hak kayıpları yaratmaktadır.

Buna göre 2025 yılı için açıklanan brüt asgari ücret 26.005,50 TL’dir ama bu tutar gerçekte SGK matrahıdır, aylık brüt asgari ücret tutarı değildir. 2025 yılında 31 gün ile biten ay sayısı 7’dir. Yani 7 ay 31 gün ile bittiği için bu yedi ayda çalışanların maaş bordrolarında -özellikle vergi yönüyle- hata yapılmaktadır.

Şöyle ki GVK m.23/18’de yer alan “ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretleri” fıkrası uyarınca gelir vergisinden istisna edilecek tutar “…aylık brüt tutarından…” ifadesi gereği “brüt asgari ücrete” isabet eden tutardır, “SGK matrahına” isabet eden tutar değildir.

Bu nedenle asgari ücretten fazla ücret alan herkes fazla vergi ödemektedir. GVK m.23/18’de yer alan “…aylık brüt tutarından…” ifadesi gereği “brüt asgari ücrete” isabet eden tutarın istisna edilmesi gerekmektedir. Ancak uygulamada nedense aylık 30 güne isabet eden yani SGK matrahı kadar olan kısım istisna edilmektedir.

Gelir vergisi açısından istisna edilen tutar her ay için 22.104,67 TL’dir. Oysa asgari ücretin gerçek tutarı doğru saptansa -365 gün ile- ortalama 737 TL’ye yakın yıllık fazla gelir vergisi ödenmemiş ve dolayısıyla da çalışanın cebinden aynı tutar eksilmemiş olacaktır.

2025 yılında yaklaşık 22 milyon ücretli çalışan var. Asgari ücretli sayısına ilişkin net bir veri şu an için yok. Bakan Işıkhan en son yaptığı açıklamada 6,6 milyon; DİSK-AR’ın Raporuna göre ise yaklaşık 8,5 milyon asgari ücretli bulunmaktadır. Bakan’ın ve Disk’in söylemlerinin ortasını alırsak yaklaşık 7,5 milyon asgari ücretli var diyebiliriz.

Böylece yaklaşık 7,5 milyon asgari ücretli olduğunu ve kalanının ise asgari ücret üstü ücret aldığını varsayarsak; 737 lirayı asgari ücretin üstünde ücret elde eden kişi sayısıyla çarparsak 2025 yılında yaklaşık 11 milyar lira fazladan gelir vergisi alınmış olacaktır. Tersten okursak; 2025 yılında fazla vergiden dolayı çalışanlar, 11 milyar lira eksik ücret almış olacak.

Özetle GVK m.23/18’de düzenlenen asgari ücret istisnası tutarını SGK matrahı gibi düşünüp eksik istisna yapılıp dolayısıyla da fazla vergi alınmaktadır.

 

 

Murat Batı kimdir? 

Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.

Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. 

Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.

"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.

Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Trafik cezalarında gözden kaçan husus

EDS kurulumu nedeniyle kesilecek trafik para cezalarının yatırım maliyetini karşılayacak düzeye kadar yüzde 30’u, sonrasında yüzde 15’i hizmet bedeli adı altında belediye ve dolayısıyla da şirketlere aktarılması bazı sorulara gebedir

Boğazda tek yalı fiyatı kadar değerli konut vergisi tahsilatı…

2025 yılında değerli konutlardan hedeflenen gelir beklentisi 165 milyon liradır, Boğazda tek yalı fiyatı kadar yani anlayacağınız

Yargı paketinde üst mahkemeye erişimdeki enflasyon engeli kaldırılıyor…

Parasal sınırların/tutarların tespitinde, davayı açtığımız tarihteki tutarlar mı yoksa mahkemenin karar verdiği yıldaki parasal tutarlar mı dikkate alınacak?

"
"