03 Haziran 2025
Majestelerinin gemisi Beagle
26 Kasım 2014’te Ushuaia’dan ayrılıp Faro del Fin del Mundo’yu, yani dünyanın ucundaki feneri bordalayıp, Beagle Kanalı’na girdik. Antarktika yolculuğunun başlangıcıydı. Kanalda tatlı bir karayelle geniş apaz Puerto Williams’a doğru seyrederken tüylerim diken diken olmuştu. Neredeyse 200 yıl önce Beagle gemisi, içindeki dünyayı değiştirecek yolcusuyla bu kanalda seyretmişti.
Beagle gerçekten de, yalnız İngiliz denizcilik tarihi için değil, Dünya doğabilimleri tarihi için de çok önemlidir. Yıllar sonra Türlerin Kökeni isimli eseriyle, insanın yaradılışı ve evrim meselesine yeni bir bakış getirecek genç Darwin’in beş yıl süreyle içinde bulunduğu ve gözlemlerini yaptığı gemidir Beagle. Darwin’in eseri kutsal kitaplarda anlatılan yaratılış hikayesini çökerten güçlü bilimsel verilerle desteklenmişti ve bugüne dek üzerinde tartışılmaya devam edilse de reddedilemez bir teori sunmuştu. Darwin’in katıldığı yolculuk Beagle’ın ikinci seferiydi.
HMS yani His/Her Majesty’s Ship (Majestelerinin Gemisi) Beagle (Av Köpeği, Tazı), İngiliz bahriyesinin Cherokee Sınıfı gemilerinden biriydi. Güvertesinde 10 top bulunan iki direkli bir uskunaydı. Bu sınıftan, donanmada yaklaşık 100 gemi vardı, çoğu posta işlerinde kullanılıyordu. Beagle gibi on kadarı keşif ve araştırma gezilerinde kullanıldı. 11 Mayıs 1820’de denize indirilen HMS Beagle ilk görev olarak Kral 5. George’un taç giyme törenine katılmış ve Thames Nehri’nde Londra Köprüsü altından seyir yapmıştır.
Beagle gemisinin denizcilik tarihi için önemli üç seferinden ilki 1826-1830 arasında olmuştur. Gemi İngiliz donanmasının Hidrografi Dairesi envanterine kayıtlı olarak bu yolculuğa çıkmıştır. Esas görevi daha büyük bir gemi olan HMS Adventure (Macera) gemisinin Patagonia ve Tierra del Fuego (Ateş Toprakları) bölgesine yapacağı keşif ve araştırma gezisine destek olmaktı. Bu yolculuğa çıkarken gemi Woolwich tersanesinde modifiye edilmiş top sayısı ondan altıya düşürülmüş ve arkaya bir mizzen direği eklenerek gemi brik sınıfından (iki direkli yelkenli), bark sınıfına (üç direkli yelkenli) terfi etmişti. Geminin bu ilk yolculuğundaki kaptanı 1793 doğumlu, 1825 de Patagonia’da intihar edecek olan Pringle Stokes’tu.
Pringle Stokes, bu bölgeye genç bir teğmen olarak HMS Owen Glendower gemisiyle daha önce bir yolculuk yapmış ve Horn Burnu’nu dönen gemide yer almıştı. İlginçtir, aynı seferde o zaman 14 yaşında olan ve Stokes’un trajik ölümüyle Beagle’ın kumandasını devralacak ve yıllar sonra kendisi de intihar edecek olan Kaptan Robert FitzRoy da 14 yaşında bir deniz lisesi öğrencisi olarak bulunmuştur.
Tierra Del Fuego yani Ateş Toprakları, Güney Amerika’nın en güney ucunda yer alan takımadalardan oluşur. Yeryüzünün en sert coğrafyalarından birine sahiptir. Oraya denizden ulaşmak için kükreyen kırklar ve öfkeli ellilerden geçmek gerekir. Eski bir denizci atasözü der ki “Kırk derece güney enleminin altında kanun, 50 derece güney enleminin altında merhamet, 60 derecenin altında artık tanrı da yoktur.” Sert denizler, dinmeyen rüzgarlar, buzullar, ıssız kayalıklar, adalar arasındaki kanallar, hem gezegenimizin en güzel resimlerini sunar gezginlere, bir o kadar da yalnızlık, terk edilmişlik işler ruhunuza. Bu bölgeye ya aşık olursunuz ya derin bir depresyona girersiniz.
Kaptan Pringle Stokes, yetkin ve cesur bir denizcidir. Bu bölgede iki yıl boyunca kaptanlığını yaptığı Beagle gemisiyle dolaşır, haritalanmamış bölgelerin haritasını çıkartır, meteorolojik gözlemler yapar, nehirlerden içeri girip millerce ilerler, yerli halkla ilişki kurar. İki yıllık, her anı stresli ve tehlikeli yolculuktan sonra ağır bir depresyona girer. Haziran 1828’de günlüğüne “Hiçbir şey etrafımızdaki atmosferden daha kasvetli olamaz… burada bir insanın ruhu kendi içinde ölebilir” diye yazar. Bu depresif durumu daha iyi anlayabilmek için o zaman İngiliz donanmasındaki kaptanların yalnızlığını da vurgulamak gerekir. Emir komuta zinciri o denli katıdır ki, gemi kaptanı subaylarla arkadaş olarak bir gevşemeye yol açabileceği için yemeklerini bile yalnız yer, diğer gemi mürettebatıyla sosyalleşmesi söz konusu olmaz. 27 Temmuz 1828 de Beagle Port Famine’ye, bugün kullanılan adıyla Puerto del Hambre’ye döndüğünde Stokes, dört haftadır kamarasından çıkmamıştır. Gemi teğmen William Skyring komutasında yol almıştır. Güney yarımkürede kış hüküm sürmektedir. 1 Ağustos'ta kendini tabancayla vurur. Kurşun kafatasında kalır, başlangıçta bilinci yerindedir. Ancak gelişen enfeksiyon nedeniyle 12 gün sonra ölür. Teğmen Skyring gemiyi Montevideo’ya götürür, ancak burada komuta ona değil 23 yaşındaki aristokrat Robert FitzRoy’a verilir.
FitzRoy, bahriyeye 12 yaşında Royal Naval College (Kraliyet Denizcilik Koleji) öğrencisi olarak adım atmıştır. Yukarda bahsettiğim gibi 14 yaşında çetin bir deniz yolculuğuna gönüllü öğrenci olarak iştirak ederek stajını en zor koşullarda gerçekleştirmiştir. Çekirdekten yetişmiş bir denizcidir. HMS Beagle’ın ikinci yolculuğunda komutan FitzRoy’dur. Bu yolculukta kendisine bir centimenin arkadaşlık etmesini ister. Bu centilmen gemi subayı, denizci olmayacaktır. İnsanın yaradılışının ve evriminin kutsal kitaplarda yazıldığı gibi olmadığını ortaya koyacak olan Charles Darwin aslında gemiye kaptana arkadaşlık etsin, uzun yolculukta yalnızlık çekmesin, beraber yemek yiyip sohbet edebilsin diye dahil edilmiştir. 13 Aralık 1831’de Darwin, günlüğüne* şöyle yazar: “İlk kez Kaptan’ın kamarasında akşam yemeği yedim ve kendimi evimde hissettim. Bana sağladığı ayrıcalıklardan hiçbiri, yemeklerimi onunla birlikte yemek kadar önemli olmayacak. Ele almak zorunda olduğum konuların çokluğu karşısında çoğu zaman ürküyorum. En küçük bir plan yapmak bile güç ve gemide yöntemsiz çok az şey yapılabileceğine eminim. Temel hedefler şunlar: Birincisi yapabildiğim ölçüde doğa tarihinin bütün alanlarında örnekler toplamak, gözlemlemek ve okumak. Meteoroloji gözlemleri, Fransızca, İspanyolca, matematik ve biraz klasikler…” Bir bilim insanı doğmaktadır ve bu seyahat boyunca yapacağı gözlemler dünyayı değiştirecektir ama bizim bu yazıda konumuz Darwin değil, Beagle gemisinin kaptanları.
Maceranın büyüklüğünü ve tehlikeleri anlamak için Beagle’ın İngiltere’den yola çıkışına bakmak dahi yeterli olur. Güney sahilindeki Devonport’tan iki kez yola çıkılmış ve kuzey Atlantik’in kış fırtınaları yüzünden limana geri dönülmüştür. Ancak üçüncü çıkışta yola devam edebilmişlerdir. Beagle’ın ikinci seferi başarıyla 1836’da tamamlanmıştır. 1850’de emekli olana kadar FitzRoy, Yeni Zelanda valiliği dahil bir çok görevi başarıyla tamamlamıştır. Sert ve çabuk sinirlenen bir karakteri olduğu için kendisine Kaynar Kahve lakabı takılmıştı.
1850’de aktif deniz görevinden emekli olduktan sonra Kraliyet Bilimler Akademisi’ne üye olarak seçilmiş ve yeni kurulan Meteoroloji Dairesi’nin başına getirilmiştir. Bu alanda yaptığı çalışmalar çok önemlidir. Denizcilere rehber olmak üzere bir barometre tasarlamış ve tüm limanlara yerleştirilmesini ve balıkçılar ve başka amaçlarla denize çıkacak herkesin bu barometreyi dikkate almasını kurala bağlamıştır. Karada meteoroloji istasyonları kurmuş, bunları telgrafla birbirlerine ve merkeze bağlamış, ilk kez “hava durumu tahmini” kavramını ortaya atmış ve The Times'da bu tahminlerin günlük olarak yayımlanmasını sağlamıştır. Fırtına uyarıları yaparak balıkçıların fırtına geçene kadar limandan çıkmamalarını tavsiye etmiştir. 1863’te yayımladığı “Hava Durumu Kitabı”, bilimsel açıdan zamanının çok ötesindedir.
Darwin “Türlerin Kökeni” isimli eserini yayınladığında, FitzRoy teorinin geliştirilmesinde kendi komutasında yapılan yolculuğun önemli rolü nedeniyle suçluluk hissetmiş, hatta Oxford’da bir konferans vermek üzere bulunurken Darwin’in teorisinin eleştirildiği bir toplantıya katılmış başının üstünde tuttuğu İncil’i sallayarak toplantıya katılanlara “İnsana değil Tanrı’ya inanın” diye bağırmıştır. Darwin, kendisine karşı bu tutumuna rağmen beş yıl boyunca arkadaşlık ettiği kaptanına karşı saygısını muhafaza etmiştir.
1863’te koramiral rütbesine yükseltilen Robert FitzRoy, hayatının son yıllarında tıpkı yıllar önce görevi devraldığı selefi Kaptan Stokes gibi depresyona girmiştir. Servetinin büyük kısmını Meteoroloji Dairesi’nin harcamaları için kullanmış ve mali sorunlarla boğuşmaya başlamıştır. 1865 yılında 59 yaşındayken usturayla boğazını keserek intihar etmiştir.
Majestelerinin gemisi Beagle’ın iki kaptanını da atlattıkları onca fırtına, tehlike, macera, kükreyen kırklar, öfkeli elliler dize getirememiş, ancak o zorlu hayattan süzülen birikim hayatlarına kıymalarına neden olmuştur.
Kaptan Pringle Skokes’un Punta Arenas’ta Museo Salesiano’da sergilenen mezar taşında “HMS Beagle’ın komutanı Pringle Stokes’un anısına. Tierra del Fuego’nun batı kıyılarını araştırırken yaşadığı kaygıların ve zorlukların etkisiyle vefat etmiştir” yazar.
Kaptan FitzRoy ise Güney Londra’da Upper Norwood bölgesinde All Saints Kilisesi’nde gömülüdür. Onun mezar taşındaysa “Rüzgar güneye gider, sonra döner kuzeye gider, kendi devridaimi içinde rüzgar döner de döner” yazılıdır.
Denizcilik tarihine adlarını yazdırmış iki kaptanı da rahmetle anıyorum…
*Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü 1831-1836. Charles Darwin - yayına hazırlayan Richard Darwin Keynes, çeviren: Ömer Bozkurt. Yapı Kredi YayınlarınKazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi, 2. Baskı, İstanbul 2023.
Talat Kırış kimdir?Talat Kırış, 1961 yılında İstanbul'da Süleymaniye Doğumevi'nde dünyaya geldi. Sırasıyla Ataköy İlkokulu, İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Öğrenciliği sırasında yurtiçi ve yurtdışında kaza cerrahisi ve beyin cerrahisi kliniklerinde staj yaptı. Prof. Dr. Türkan Saylan'la birlikte Van'da lepra hastalığı üzerine saha çalışmalarına katıldı. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda ihtisasını tamamladı. 1995-1996 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri, Arizona, Phoenix'te bulunan Barrow Nöroloji Enstitüsü'nde burslu olarak, kafa kaidesi tümörleri ve beyin damar hastalıkları üzerine üst ihtisas yaptı. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda 1999 yılında doçent, 2006 yılında profesör oldu. Türk Nöroşirurji Derneği başkanlığı yaptı, Avrupa Nöroşirurji Dernekleri Birliği Araştırma Komitesi üyeliği görevinde bulundu. Akdeniz Beyin Cerrahları Derneği Eğitim Komitesi Başkanı olan Kırış, 2017-2021 yılları arasında Dünya Nöroşirurji Dernekleri Federasyonu Beyin Damar Hastalıkları Komitesi Başkanlığı yaptı. Prof. Dr. Talat Kırış, meslek yaşamını Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi Beyin Cerrahisi bölümlerinde sürdürüyor. Kırış'ın editörleri arasında bulunduğu İngilizce iki kitabı, 100'den fazla kitap bölümü, ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri yayımlandı; çok sayıda ülkede beyin cerrahisinin çeşitli alanlarında eğitim kursları ve konferanslar verdi, yurtiçi ve yurtdışında eğitim amacıyla çok sayıda beyin cerrahının izlediği canlı ameliyatlar yaptı. Tıbbiye öğrenciliği yıllarından itibaren 40 yılı aşan öğretim üyeliği ve hekimlik hayatını, 2021'de yayımlanan "Beyne Giden Yol / Bir Beyin Cerrahının Anıları" adını verdiği kitabında anlattı. Kırış’ın hikâyelerini bir araya getirdiği “Uzak Deniz Küçük Yağmur” adlı kitabı 2023’te yayımlandı. TEDx ve farklı sosyal platformlarda konuşmaları yayımlanan Kırış, aynı zamanda kıdemli bir denizci olarak Güney Amerika'dan Antarktika'ya kadar uzanan yelkenli seyahatler gerçekleştirdi, Grönland'da kanoyla Kuzey Kutup dairesi geçişi yaptı. Gençlik yıllarından itibaren yazın dünyasıyla ilgilendi, 1984 yılında Düşün dergisi masal yarışmasında mansiyon kazandı. Argos sanat dergisinde öykü ve denemeleri, Cumhuriyet ve Radikal gazetelerinde yazıları yayımlandı. 2012 yılından Yacht Türkiye dergisinde yazmaya başladı. Ağustos 2019'dan itibaren T24'te düzenli yazılar yazıyor. |
Mayıs, usulca girdi hayatımıza. Mayıs 2025’in dolunay öyküsü, bir filmden çıktı geldi. Amarcord’dan. Bir gece yağmur dindikten hemen sonra, bir yıldız kaydı gökyüzünde, hatıralarım birbirine karıştı. İçimden bir ses çıktı, bana dikte etmeye başladı. Çaresizdim, söylediklerini yazıya döktüm…
Uzun zamandır Dolunay Öyküsü yazmıyordum. Nisan ayının öyküsü bir şarkıdan çıktı geldi. Ahmet Kaya’nın ‘Bir Acayip Adam’ şarkısından. Bu öykü, özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet için sokaklara çıkıp da devletin şiddetini yaşamış ve bundan sonra yaşayacak olan gençlere ithaf edilmiştir
Kadın cinayetlerini mi protesto edeceksiniz, cinsel yöneliminizi mi savunacaksınız, muhalefet siyasetçisinin sudan sebeplerle hapsedilmesine mi karşı çıkacaksınız, dayak yersiniz, tutuklanırsınız. Hukuka mı güvendiniz, sizi serbest bırakan hâkimleri görevden alırlar...
© Tüm hakları saklıdır.